İzmir Efes Antik Kenti
İzmir Efes Antik Kenti, yaşadığı zamanların anılarına yenilerini ekleyerek bugünde tarih yazmaya devam ediyor. Antik bir kenttir ancak onun yok olduğunu kimse söyleyemez. Kentimiz zamanının çok ötesinde bugünde nefes alıyor ve kenti gezerken yaşadığı hissini verdiği ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Antik çağlarda kaybolmanın, o dönemlerin havasını solumanın en güzel adresidir Efes. Geniş olarak planlanmış uzun caddelerinde yürürken hayallerinizi ve zihninizi serbest bırakıp kentle beraber soluk almaya çalışmalısınız. Kent yerleşik yaşamın sürdüğü dönemlerde kazandığı pek çok sıfatı kaybetmesine karşın bugün hale görsel güzelliklerini ziyaretçileri ile paylaşmaktadır. 8bin yıllık geçmişi ona bugünde pek çok şey kazandırmaktadır. Dini inanç merkezlerinin yer alması, canlı bir müze olması, dünyanın her köşesinden farklı kültürleri kendine çekmesi en güzel kazanımlarındandır. Şehirlerinde ömrü vardır biliriz fakat ziyaret ettiğimizde bu denli canlı durması insanı başka duygulara götürmesi kentin yaşadığını kanıtlar niteliktedir. Turistlerin, tarihçilerin, birçok kültür ve inanç insanın başını döndürecek güzellikte olması bir kenti ancak bu kadar ayakta tutacaktır.
İzmir Efes Antik Kenti, yaşadığı zamanların anılarına yenilerini ekleyerek bugünde tarih yazmaya devam ediyor. Antik bir kenttir ancak onun yok olduğunu kimse söyleyemez. Kentimiz zamanının çok ötesinde bugünde nefes alıyor ve kenti gezerken yaşadığı hissini verdiği ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Antik çağlarda kaybolmanın, o dönemlerin havasını solumanın en güzel adresidir Efes. Geniş olarak planlanmış uzun caddelerinde yürürken hayallerinizi ve zihninizi serbest bırakıp kentle beraber soluk almaya çalışmalısınız. Kent yerleşik yaşamın sürdüğü dönemlerde kazandığı pek çok sıfatı kaybetmesine karşın bugün hale görsel güzelliklerini ziyaretçileri ile paylaşmaktadır. 8bin yıllık geçmişi ona bugünde pek çok şey kazandırmaktadır. Dini inanç merkezlerinin yer alması, canlı bir müze olması, dünyanın her köşesinden farklı kültürleri kendine çekmesi en güzel kazanımlarındandır. Şehirlerinde ömrü vardır biliriz fakat ziyaret ettiğimizde bu denli canlı durması insanı başka duygulara götürmesi kentin yaşadığını kanıtlar niteliktedir. Turistlerin, tarihçilerin, birçok kültür ve inanç insanın başını döndürecek güzellikte olması bir kenti ancak bu kadar ayakta tutacaktır.
Birçok
ilki bünyesinde barındıran kent, tarihte tamamen taştan yapılan ilk şehir olma
özelliği de kazanmıştır. Dönemine ait kalıntılarıyla, restore edilen
alanlarıyla kent bir cazibe merkezi olmaya bugün de devam ediyor. Capcanlı bir
ibadet merkezi olan Meryem Ana Kilisesi, bazilikalar, tapınak ve sunaklar, katedraller…
İsa Bey Camii, Ashab-ı Kehf… Tüm inanç sistemlerine ait kalıntılar barındıran
bir kenttir. Canlı olarak bir tarihin kanıtı, dinlerin, dillerin, kültürlerin,
birçok toplumun birleşimidir Efes. Tarihinde de birçok kültürün merkezi olması,
önemli konumu, ticareti, görselliği ile her geçen gün daha da ilgi gören
çekiciliği ile ziyaretçilerini bekler. Sadece antik kent alanları ile değil
yakınlarında ki Şirince Köyü, Çamlık Buharlı Lokomotif Müzesi, Artemis Tapınağı, Selçuk Müzesi ve daha birçok
gezip görülecek mekanları, doğal güzellikleri ile görülmeye değer mekanların
başında gelmektedir bu eşsiz kent.
Efes
(Ephesos) tarihi M.Ö 6000 yıllarına dayanır Neolitik, Cilalı Taş Devrinden
günümüze dek varlığını sürdürmektedir. Tarih boyunca Yunan, Roma ve Türklerin
hakimiyetinde kalmıştır. Antik Efes en parlak, refah dönemlerini İmparator
Traian ve Hadrian zamanında yaşamıştır. Klasik Yunan dönemi kenti, zamanının
önemli bilim sanat ve kültür merkezi konumundaydı. Doğu ve Batı(Asya-Avrupa)
arasında önemli bir rolü olan kent çok önemli liman ve ticaret kenti olarak var
olmuştur. Helenistik ve Roma dönemlerinde en önemli zamanlarını yaşayan kent
200 bin kişilik nüfusu ile Asya’nın başkenti ve en büyük liman kenti
konumundaydı. Efes bu dönemde diğer antik kentlere göre çok ön planda olan bir
yerleşim alanıydı. Nüfusu itibariyle birçok kenti gerilerde bırakan kentin
gelişimi uzun yıllar devam etmiştir. En önemli özelliği olarak oldukça gelişmiş
ve zenginliğini borçlu olduğu Efes Limanı doğal olarak dolmaya başlamış ve
gelişimi durmuştur. Dönemin imparatoru Hadrian, denizi birkaç kez boşaltmaya
çalışsa da başarılı olamamış ve kent liman özelliğini kaybetmesi ile ticaret
özelliğini de kaybetmeye başlamıştır. Efes’ in gelişiminin bir diğer önemli
nedeni ise Anatanrıça Kyble inancının en büyük tapınağının burada yer
almasıdır. Efes Kenti’nin var olan şöhreti, önemli görülecek
derecede iki imparator tapınağına sahip olmasından da kaynaklanıyordu.
“Neokoros” olarak bilinen bu ünvanı kentlere Roma Senatosu ve İmparatorun
izniyle verilirdi. İnşa edilen ilk tapınak; Flavius hanedanının imparatorları
olan Vespasionus, Domitianus ve Titus için yaptırılmış tır.
İnşa
edilen bir diğer İmparator Tapınağı ise İmparator Hadrianus’un Olympieion’un
tapınağı idi. İmparator “Zeus Olympios”
ilan edildikten sonra bu şerefe nail olmayı başarmıştı. Eyaletin diğer kentleri
Pergamon ve Symrna ile rekabet halindeki Efes Antik Kenti, tüm ihtişamı ile bir
ilki daha başarmış, Asya’nın ilk ve aynı anda iki imparator tapınağı bakıcısı
ünvanını elde etmiştir.
İmparator
tapınakları, Arkhiereus denilen başrahiplerin gözetim ve yönetimindeydi.
Bunların eyalet çapında bağlı olduğu makam Asiarkh’tır ve onur yazıtlarında
gladyatör oyunlarında yaptıkları büyük harcamalardan övgüyle söz edilmektedir.
Ticari önemi gerilemesine karşın dini merkezlerin varlığı ile diğer yok olan
kentlerin aksine tarihteki varlığına devam etmiştir. M.Ö. 1330 yıllarında da
Türklerin hakimiyetine girerek varlığını sürdürmüştür.
Bugün
İzmir’in Selçuk ilçesi sınırları içerisinde gezilebilecek Efes kenti,
İskender’in generali olan Lysimakhos tarafından M.Ö. 300 yıllarında kurulmuştur.
Bu Efes’in 3. kez taşındığı alandır. Kurulduğu dönem ve sonrasında birçok kez
yer değiştirmesi sebebiyle kentin kalıntıları çok geniş alanlara yayılmıştır.
Kazılan ve gezilecek duruma getirilen alanlar 8 km²
lik bir alanı oluşturmuştur. Bu alan içerisinde yer alan Ayasuluk Tepesi,
Artemision (Artemis), Efes ve Selçuk bölgelerinden oluşur.
Ayasuluk
Tepesi: Burada İ.Ö. 3. Bin yılına ait en erken yerleşim yeri ile
Bizans Dönemine ait St. Jean Kilisesini içerisine alır. Aynı zamanda bir kalesi
bulunan tepede kale surları bugün ayaktadır. Kale içerisinde çeşitli antik
kalıntılar mevcuttur.
Artemision: Artemis Tapınağı, İ.Ö. 9-4. yy.lara ait Dünya Mirası Listesinde yer alan
önemli bir dini merkezdir. Bugün Artemis Tapınağı’ında ki kalıntılar sınırlı
olsa da görülmeye değer mekanlardan birisidir.
Efes: Arkaik
Dönem-Klasik Dönem-Hellenistik Dönem-Roma Dönemi ve Bizans Dönemi yerleşimden
olan Antik Kent yaşam alanlarını kapsamaktadır.
Selçuk: Selçuklu, Osmanlı Dönemi yerleşim yeridir. Yerleşim alanlarını içerisinde
barındıran, bugün önemli bir turizm merkezi olan modern kent alanıdır.
Günümüzde İzmir’e bağlı olarak yaşanılan ilçeyi kapsamaktadır.
Antik çağda önemli bir kent olan Efes bugünde turistler
açışından çok önemli bir çekim merkezidir. Yılda milyonlarca insanın ziyaretine
geldiği antik kent, tarihteki rollerinin yerini görsel ve kültürel şölenlere
bırakmış durumdadır. Unesco tarafında
1994 yılında Geçici Miras Listesine alınan bu önemli kültür kenti 2015 yılında
Dünya Miras’ı olarak listeye girmiştir. Yaşadığı döneme ait görsel eserleri ile
adeta ziyaretçilerini büyüleyen, zaman yolculuğuna çıkmalarını sağlayıp tarihe,
kültüre, yaşanmış gösterişli zamanlarına doyuran bugünde yaşayan bir antik
kenttir.
İzmir Efes Antik kentinde kazılar araştırmacı J.T. Wood öncülüğünde British
Museum tarafından 1869 başlatılmıştır. Avusturya 1895’ten bugüne dek bu
çalışmalara dahil olmuştur. 1954 yılı itibariyle de Türkiye adına Kültür
Bakanlığı çalışmalarına başlamıştır. Bugün hala kazılarına devam edilen
alanlarda döneme ait en güzel eserler gün yüzüne çıkarılmaktadır. Batı Anadolu
Uygarlıkları içerisinde görülmeye, gezilmeye değecek güzellikleri gözler önüne
seren antik kent tüm inançlarını bünyesinde barındırarak milyonlarca insanı
kendisine çekmeyi başarmaktadır. Köklü
ve zengin, ihtişamlı zamanlarının hatırına bugün bu değeri hatta daha fazlasını
hak etmektedir. Kazıların devam etmesiyle antik kent her geçen günlerde
değerine değer katmaya da devem ediyor.
Liman Caddesi (Arcadium): Cadde Büyük Tiyatrodan başlayarak
bugün dolmuş durumda olan zamanında şehir zenginliğinin en önemli sebeplerinden
olan Efes Limanına kadar uzanmaktaydı. Cadde 600 metre uzunlukta 11 metrelik
bir genişlikte planlanmıştır. İki yanında sütunların uzandığı mermerlerle
döşeli Efes’in en uzun bir caddesidir. Şehre gelen önemli misafirler,krallar ve imparatorlar
bu görkemli cadde üzerinde karşılanmaktaydı. Zamanın önemli gösterileri, dini
merasimler bu cadde üzerinde yapılmaktaydı. Cadde boyunca çeşitli anıtlar boy
göstermektedir. Caddenin ortasında Dört Havari Anıtı vardır. Hristiyanlığın
simgeleri burada da kendini göstermektedir. Geç Helenistik Dönemde yapılan
cadde İmparator Arcadius zamanında onarıldığı için imparatorun adı ile de
anılır.
Antik
Tiyatro: 25000 kişilik tiyatronun büyüleyici güzelliği günümüze kadar
ulaşan antik kentin en güzel bölümü olarak kısmi yıpranmalara karşı ayakta
durmaktadır. Yüksekliği 30 metre olan tiyatro sıralarının tepesinden Efes
Kenti’nin çoğu bölümü görülebilir ve eşsiz güzelliğine şahit edilebilir. Tiyatro
alanında döneminde toplantı için kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca bazı
dönemlerde gladyatörler tarafından kullanıldığı da kanıtlanmıştır. Geçtiğimiz
zamanlarda konser ve çeşitli eğlence amaçlı olarak kullanılsa da tiyatronun
hasar gördüğü tespit edilerek kullanıma kapatılmış. Sadece ziyaret olarak
kullanılmaya devam etmektedir.
Ticaret
Agorası: Helenistik Dönem de kurulduğu bilinen bu alan bir Pazaryeri
niteliğindeydi. Bu agoranın ortasında bugün yalnızca kaideleri kalmış olan bir
su ve güneş saati bulunduğu bilinmektedir. Agoranın kuzeyde, batıda, güneyde üç
tane giriş alanı bulunur. Kare şeklinde yapılar, merkezde bir avlu zamanında bu
avluyu çevresinde iki katlı işyerleri, idari ofisler bulunmaktaydı.
Celsus Kütüphanesi: Efes’in en bilinen görsel şaheseri olarak
nitelendirilen kütüphane, M.S. 100-110 yılları arasında Zamanın Efes valisi Tiberius İulius Celsus Polemaeanus adına
yaptırılmıştır. Kütüphane aslen bir anıt mezar olarak yaptırılan ve üzerine bir
kütüphane yapılması planlanan bir mekandır. Eser senatör babanın oğlu Gaius
İulius Aquila tarafından başlatılmış ve ailenin gelecek nesilleri tarafından
yapılmaya devam ederek tamamlanmıştır. Senatör Celsus’un lahiti mermerden
yapılmış, kütüphane anıtının büyük orta nişin tonozlu kısmının hemen altında
halen durmaktadır. Lahit içinde kurşundan yapılmış bir sanduka da ölünün
kemikleri bulunmuştur. Kütüphane
ise bu ölen kişinin mezar odasının üzerine inşa edilmiştir. Kitaplar rulolar halinde yapının içindeki, duvarlarda bulunan
nişler içinde saklanırdı. Rulolar zamamn içerisinde birleştirilerek kitaplar
haline getirilirdi. Kütüphanenin geniş, büyük bir mekan olarak yapıldığı, dönem
insanlarının çokça kullandığı bir alan olduğu bilinmektedir. Oldukça yüksek
duvarlara sahip olan kütüphanenin duvar süslemeleri oldukça dikkat çekici bir
güzellikteydi. Ancak milattan sonra yıkılan kütüphane yeniden inşa edilmemiştir.
Bugünse sadece ön cephesi ayakta bulunan
kütüphane, ön cephesinin güzelliği ile de gözlere hitap etmeye devam eder.
Geç Antik Çağda bu görkemli, son
derece ilgi çeken ön cephe bir caddede bulunan çeşmenin arka duvarı olarak
kullanılmaya başlanmıştır. M.S. 400 yıllarında ise görkemli yapının önü bir
havuz haline getirilmiştir. Roma ve Yunan kültürünün havuzlara önem vermesi
fırsat buldukları alanları bu şekilde değerlendirdikleri bilinen en belirgin
özellikleridir. Lakin kazılarda ulaşılan eserleri elimizde tutamamış ve farklı
ülkelere götürülmelerine engel olunamamıştır. Kazılarda bulunan havuz
içerisindeki antik eserler Viyana Müzesi’ne götürülmüş, burada muhafaza
edilmeye devam etmiştir. Bu eserler Markus Aurelius ile Lucius Verus’uni
zaferleri neticesinde dikilen anıtlara ait kabartmalardır.
Merdivenlerin ise iki yanında görülen
Yunanca ve Latince yazılarda senatör Celsus'un yaşamı anlatılmaktadır. Yazılar
ustaca işçiliklerle duvarlara kazınmıştır. Yazıların da süslemeye dahil
edilmesi ve ince işçilikleri ile görsel bütünlük ustaca sağlanmıştır.
Dış
duvarın iki yanında duvar boyunca yer alan girintilerde dört tane kadının
heykeli oldukça dikkat çekici şekilde gözler önüne serilir. Bu heykeller giriş
kapısının iki yanında ikişerli olarak girintili alanlara oturtulan dört kadın
heykelidir. Heykeller antik çağın çokça önem verdiği kavramlardan olan ‘hikmet’i
(sophia), ‘bilgi’yi (episteme), ‘akıl’ı (ennoia),‘erdem'i (arete)
simgelemektedir. Heykellerin asılları kazılar sırasında Viyana’ya götürülmüş
olsa da, kütüphaneyi ziyaret edildiği sırada bu kavramların ifade ettiklerini
kütüphanenin büyüleyici güzelliği esnasında düşünmek ve anlamak mümkündür.
Celsus’un mezarının olduğu yerde bulunan heykeli ise İstanbul Arkeoloji
Müzesi’nde yer almaktadır. Celsus Kütüphanesi bu ihtişamlı görselliği ile dönem
mimarisini, sanat zevklerini gözler önüne seriyor. Aynı zamanda kullanıldığı
zamanlarda döneminin önemli bilim adamlarını, düşünürlerini, felsefecilerini
yetiştirmiştir bir sanat, kültür evi sayılmaktadır.
Mazeus
Kapısı ve Mithridates: Celsus Kütüphanesinden Ticaret Agorasına geçişi
sağlayan kapıdır. Agora’nın Güney Kapısı olarakta adlandırılan kapı,
kütüphanenin olduğu meydanın sağ tarafında yer alır. M.Ö. 4.-3. yy.a ait olduğu
düşünülmektedir. Geçiş kapısı İmparator Agustus tarafından bağışlanan iki köle
tarafından yapılmıştır. Kütüphanenin mimarisini tamamlayıcı nitelikte olduğu
görülen kapı dikkat çekici süslemeleri ile bugünde ayaktadır.
Mermer
Caddesi: Kütüphane meydanından başlayarak tiyatroya kadar uzanan bu
cadde zamanında Efes’in anayolu olarak kullanılmaktaydı. Arabalar için ayrılan
bu yol çok defalarca onarılmıştır. Yayalar için ise yolun kenarında yüksekçe
bir alan inşa edilmiş ve yayaların kullanımına sunulmuştur. Caddenin alt
kısmında şehir atık sularını gönderen oldukça usra şekilde oluşturulan kanalizasyon
sistemleri bulunmaktadır. Caddenin daha çok ilgi çeken kısmı ise caddenin orta
alanına doğru büyük döşeme taşlarının birinin üzerindeki kazıma tekniği ile
yapılan kadın, sol ayağı ve kalp figürlerinin bulunmasıdır. Bu figürler ise çok
başka şeylerin habercisidir. Aşk Evi ve Ayak İzleri…
Aşk
Evi (Paidiskeion): Ayak İzi kitabesi ile meşhur olan bu ilginç yapı M.S. 1. yy’da
İmparator Traian (Trajan) tarafından yaptırılmıştır. Ev arkasında bulunan
Skolastika Hamamı ve arkadaki tuvaletler ile bir arada, üç kısımlı şekilde
bulunur. Evin içerisindeki mozaikler dört mevsimi anlatmaktadır. İki katlı bir
yapıdır. Üst kattaki odaların kızlara, alt kattaki odaların ise konuklara ait
olduğu düşünülmektedir. Aşk Evi Venüs’e yani güzellik tanrıçası Afrodit’e
adanmıştır. Bu salondaki Venüs heykelinin nedenini açıklar niteliktedir. Aşk
evini daha çok ticaret için limana gelen erkekler tarafından kullanıldığı
düşünülse de dönemin yerleşik olarak yaşayan beylerinin de uğrak yeri hali
olduğu da bilinir. Pompei’ dekilerle karşılaştırıldığında oldukça büyük olan bu
yapının girişindeki Ayak İzi Kitabesi de tarihin ilk reklam panosu olabileceği
düşüncesi ile büyük bir üne kavuşmuştur.
Ayak izinin yanında bulunan kadın
figürü ileride bir aşk evini olduğu anlamını taşımaktadır. Ve evin yönünü
göstermektedir. Bugün de net bir şekilde kitabe yerinde duruyor. Kitabe,
Kütüphane tarafında bulunan Mermerli Yolun kenarında yere kazılmıştır. Bu ayak
izi Efes’in en iyi, en çok aranan fahişesinin sol ayak iziymiş. Bu ayak izi ve
kadın figürünün yanında, evin yerini belirten bir kavşak izi, bir taç, bir kalp
çizimi vardır. 100 m ileride bulunan evi gösteren antik reklam panosunun anlamı
ise: “Kraliçeler kadar güzel olan benim aşkımı istiyorsanız, kavşakta soldaki
eve gelin!” şeklindedir. Başka bir yoruma göre de: “Parası olan ve aşk
arayanlar yolun sonundaki güzeli görün” anlamına geldiği düşünülmektedir. Şehir
halkı ise eve belirgin şekilde girmektense kendilerine gizli yöntemler
oluşturmuştur. Zenginler, Aşk Evine karşısında bulunan kütüphaneye gider gibi bir
hale bürünerek eve giriş ve çıkışlarını gerçekleştirirmiş. İstenilmeyen
durumlarda ise evli beyler kütüphaneye gittiklerini belirtir ve zor durumda
kalmaktan kurtulurlarmış. Bir efsaneye göre ise Aşk Evi’nin hanımının
kütüphaneye para kaynağı sağladığı, bunun nedeninin ise kütüphaneden geneleve
gizli bir geçiş yapılmasını istemesidir diye düşünülmektedir.
Yamaç
Evler(Zengin Evleri): Efes’in zenginlerinin ikamet alanı olan evler Bülbül
Dağı kuzey eteklerinde birden fazla katlardan oluşmaktadır. Evler Celsus
Kütüphanesi’nden sola dönerek ulaşılan Kuretler Caddesi’nin ilerisindeki
yamaçlara konumlandırılmıştır. Evlerin tabanlarında, duvarlarından mermer
kaplamalar, mozaikler ve freskler bulunur. İlk inşa ediliş tarihleri İmparator
Agustus döneminde M.S. 1.yy olduğu belirlenmiştir. Evler daha sonraki yıllarda
çeşitli eklemeler ve değişimlerle 7.yy a dek yaşam alanı olarak kullanılmıştır. Evlerin
içerisinde ise çeşmeler ve çağının ötesinde olarak yerden merkezi ısıtmalarla
sistematize edilmiştir.
Evlerin dış cephesi oldukça sade olmakla birlikte iç kısımları
zenginliğin ihtişamıyla gözler önünde bulunur. Kent merkezindeki bu evler özel ve seçkin
kişilerce yaşandığını ilk bakışta gözler önüne serer ve diğerlerine göre olan
farklılıklarını insanlara da hissettirmişlerdir. Bu nedende Zengin Evleri adı
ile de anılırlar. Yamaç Saray olarak anıldığı yerlerde vardır. Merdivenli
yapıda olan bu yerlerde yollara evlerin teraslarından kapılar açılır. Evlerin
hepsi küçük avluludur ve odalar bu avluların etrafından açılır. Bu evlerdeki
kazılarda çok değerli eserler ortaya çıkmıştır. Bu zengin ve gelişmiş kültüre
ait çok değerli olan eserler Selçuk- Efes Müzesinde sergilenmektedir. Yamaç
Evleri çatıları açık durumda olduğu için eserlerin korunumu uzun yıllar sorun
oluşturmuştur. Ancak bu soruna çözüm şeffaf örtülerle sağlanmıştır. Bu örtünün
evlerin içerisinden bakıldığında fazla belli olmaması eser alanının
görselliğine engel olmamıştır. Bugün restorasyonu devam eden evlerin içerinde
bozulan, yıpranan duvar resimleri tamamlanmaya çalışılıyor.
Umumi
Tuvaletler-Latrina: Arkeologların oldukça dikkatini çeken yapılardandır umumi tuvaletler.
Dönemin yaşantısı hakkında fazlaca bilgi verirler. İlginç sayılacak
yapılarıyla, insan hayatına bulundukları katkılarıyla araştırılmaya,
incelenmeye değer yapılardır. Dönem insanların esasen sosyalleşmek içinde
kullandığı bu alanlar çok sayıda kişinin aynı anda tuvalet ihtiyaçlarını
karşıladıkları ve önemli sohbetlerin gerçekleştiği alanlardır. Günümüzdeki
teknolojiyi unutup o devirleri anılmaya çalışırsak bu alanların insanlara
birçok katkı sağladığını da görmüş oluruz. Bu alanlar ihtiyaç haricinde
insanların birbirinden haberdar olduğu, birbirleriyle iletişim halinde
oldukları mekanlardır. Yunan felsefecilerin düşüncelere daldığı, düşünme
kültürünün yerleştiği ve belki de devamının sağlandığı alanlardır.
Tuvaletlerde insanlar kış aylarının soğuk havalarına karşın üşümemek
nedeniyle kendilerinden önce kölelerini oturtarak, oturacakları alanı
ısıtmalarını sağlamışlardır. Oturulan alanların hemen önünden geçen küçük
kanalcıklardan temiz sular akmaktaydı ve tuvaletleri kullananlar için arınmak
amacı ile kullanılmaktaydı. Tuvaletlerin 3 metre altında kanalizasyon
bulunmaktadır. Arkasında yer alan Scholastica Hamamları suları da bu
kanalizasyona boşaltılarak kötü kokuların oluşumu engellenmiştir. Görülmesi en
çok tavsiye edilen yerlerden birisi de bu tuvaletlerdir.
Scholastica Banyoları/Hamamları: M.S. 2.yy başlarında inşa edilmiştir. M.S. 400 yıllarında Hristiyan
zengin bir kadın Scholastica tarafından restore ettirildiği için bu adı
almıştır. Büyük hamam dört bölümden oluşmuştur.
Hamamda kullanılan mermerler büyük önem taşımaktadır. Merkezi ısıtma
sistemi kullanılmaktadır. Sıcak su buharları duvarlardan künkler içerisinde
getirilmektedir. Hamamı kullanan fakirlerden para alınmamaktadır. Zenginler ise
hizmetkarları ile öğleden sonra hamama gelerek daha uzun saatler kalır ve sınıf
farkını muhafaza etmiş olurlardı. Kuretler Caddesi'nin alt (kuzey) ucunda bulunan hamam başlangıçta
yakın tuvaletler ve genelevle birlikte inşa edilmiştir. Zemin katında,
hamamlar, iki ya da üç katlıdır. Bir soğukluk (soğuk oda), ılıklık (ılık oda),
ve caldarium (sıcak oda). Hamamın diğer
alanlarında bir dinlenme odası, kütüphaneler, spor salonları da bulunur. Hamamın
bir diğer özelliği ise dünyanın en iyi 6. tuvaleti oluşudur. ‘Üzerine
oturulunca sıradışı gözükmesi’ düşüncesi ile bu hakkı elde etmiştir. Seyahat, geziler hakkında bilgiler veren
sitenin oluşturduğu 10 mekanlık listede Türkiye’ de yerini almış oldu.
Hadrian
Tapınağı: İmparator Hadrianus adına yapılan tapınak benzeri bir
anıttır. Üst işlemelerinde Efes’in kuruluş efsaneleri belirgin bir muhteşemlik
sergilemektedir. Çok güzel ve zarif işlemelere sahip anıttı. Efes
imparatorlarından Diokletianus, Constantius, Maksimianus ve I. Theodosius’un
heykelleri dikilmiştir. Bu yazıtların
kaideleri günümüze kadar ulaşmıştır.
Trajan
Çeşmesi: Hadrian Tapınağı’nın az ilerisindeki çeşme iki katlı olarak
inşa edilmiştir. Büyük bir havuzu
3 taraflı çevirdiği görülen çeşmede suyun aktığı kısımda İmparator Trajan’ın bir heykeli bulunuyor.
İmparator Trajan’ın ortada
duran heykel ayağının altındaki küre dünyayı simgelemektedir. Trajan Çeşmesinde
yer alan heykeller Efes Müzesi “Çeşme Kalıntıları” bölümünde sergileniyor.
Kuretler Caddesi: Efes Antik Kenti’nde
aydınların yürüdüğü yolda tarihi solumaktır bu caddelerde yürümek. Cadde yolu
üzerinde önemli eserlerin varoluşu karşısında etkilenmemek, o zamanın hislerini
yaşamamak imkansız gibidir. Cadde büyüsü ziyaretçilerine 210 metre uzunluğuyla basılan
mermerler üzerinde eşlik eder. . Helenistik ve Roma Çağı Kentlerini ızgara planlı
ve birbirini dik kesen sokak sistemine uymayarak caddemiz diagonal olarak
uzanmaktadır. Kuretler mitolojide yarı tanrı olarak bilinirler. Efes’te rahip
bir sınıfın adı olmuştur. Sınıfın oluşturduğu birlik Efes’in en büyük kült
birliği sayılmaktadır. Cadde de adını bu Kuretler sınıfından almaktadır.
Cadde Memmius anıtından, Celsus Kütüphanesi’ne kadar uzanır. Cadde
üzerindeki önemli yapılar barındırır. Bunlar Trajan Çeşmesi, Hadrian Tapınağı,
Scholastika Hamamları’dır. Cadde kentin merkezinde yer alır. Bu nedenle birçok
anıtsal alanın görüşünde kalmakta ve Efes’te bir görsel şölene daha şahit olunmaktadır.
Mozaiklerle süslü, galerilerle çevrili bir yapısı vardır. Dükkan, ev ve benzeri
yapılar bu galerilere açılmaktadır. Sütunların önünde bulunan kısmi olarak
yazılı kaidelerde, kentin ileri gelen iyiliksever kişilerin heykelleri yer
alır. Herakles Kapısı yakınında bulunan heykel burada ki heykellerdendir ve
Hekim Aleksandros’a aittir. Bu cadde de bulunmuş olan Konsül Stephanos Heykeli
bugün Efes Müzesinde sergilenir.
Herkül (Herakles)Kapısı: Kuretler Caddesi’ne açılan
Roma Çağı sonlarında yaptırılan kapı ismini Güç Tanrısı Herakles’ten alır. İki
yanında Herakles’in süslü heykelleri bulunur. Kapının darlığı nedeni ile
Kuretler Caddesi’ni araba geçişlerini kapatır. Kapını dar oluşu ziyarete gelen
turistlerce fotoğraf çekmeye uygun bulunduğu için burada kalabalık ve geçmek
isteyenlerin yoğunluğu artmaktadır. Efes’in her yerinde olduğu gibi kapının
süslemesi ve eserin ortaya çıkışı etkileyicidir.
Memmiyus Anıtı: Anıtın ilk
katında kazınmış olan yazıt yapıya ismini vermiştir. Yazıtta Latince: ‘Gaius
Memmiyus, kurtarıcımız Gaius’un oğlu, Cornelyus Sulla’nın torunudur.’
yazmaktadır.
Romalı Diktatör Sulla’nın
torunlarından biridir Gaius Memmius. Bu anıt onun için dikilen bir onur
anıtıdır. Anıt Geç Helenistik Dönemde dikilmiştir. Yukarı katta bulunan
galerilerdeki sütunlar arasında Memmiyus ailesinin bireylerine ait olan heykel
örnekleri bulunur. Heykel figürlerinden bazıları Memmiyus’a, babası Gaius’a ve
büyükbabası diktatör Sulla’ya ait başlıklar giyen askerleri temsil ve tasvir
eder.
Domitian
Tapınağı ve Sunak: İmparator
Domitianus adına Efes halkı tarafından yaptırılmıştır. Bu tapınak ve sunak önemli bir
kült olan imparator kültüne hizmet etmekteydi. Ancak tapınağın adandığı
İmparator Domitian ölünce imparatorun anısı lanetlendi ve başka bir aileye
adanmıştır. Tapınak Filavius ailesine adanmıştır.
Burada
bulunan heykellerin boyutları normal insan boylarını çokça aşması sebebiyle
oldukça şaşırtıcı bir mimariye sahiptir. Fakat bugün çok az bir kısmı ayakta
kalabilen tapınak zamana meydan okumaya devam etmektedir. Meydan güneyinde
yaptırılan büyük bir tapınak ve alt kısmında Efes yazıtlar galerisi vardır. Doğusunda Pollio Çeşmesi ve
kuzeyinde cadde üzerindeki Memmiyus Anıtı bulunmaktadır. Domitian Meydanı’nda
ki bir taşta kabartmalarla oluşturulmuş insan görünümüne oldukça benzeyen bir
tanrıça resmedilmiştir; Zafer Tanrıçası Nike.
Tatlısu Boruları: Şehrin su ihtiyacını
karşılayan borular, kısmen kayalar oyularak kısmen de toprağa gömülerek
oluşturulan yine topraktan borulardır. Doğal kaynak sularını çevrelen tahliye
eden borular görülecek niteliktedir.
Pollio Çeşmesi: Efes Kenti Domitianus
Meydanı doğusunda bulunur. Agoranın batı kenarına birleşik olarak inşa edilmiştir. Kitabede,
MS. 97 yılında C.Sektilius Pollio tarafından yaptırıldığı yazılmaktadır.
Çeşmeni yapısı mermerden oluşmaktadır. Oldukça yüksek ve geniş kemeri bulunur.
Kemer üzerinde üçgen şeklinde bir görünüşe sahiptir. Diğer çeşmelere nazaran
daha küçük bir havuzu bulunan çeşmede havuzun suyu Agora duvarından buraya
ulaşır.
Prytaneion (Belediye Binası):
Prytaneion, tüm
Yunan şehir devletlerinde hestia
kutsal ateşinin yandığı kutsal mekanlardır. Bu kutsal ateşe şehirlerin
bağımsızlık ve egemenlik nişaneleridir. Bu mekanlar kutsal ritüellerin
gerçekleştiği yöneticilerin bulunduğu idari mekanlardır. Bu özellikleri
nedeniyle de şehrin idari fonksiyonlarını bünyesinde bulundurduğu için kentin
kalbi, şehir binalarının en önemlisi konumundadırlar. Burası Efes te Artemis
Tapınağı’ndan sonra en önemli kutsal mekan olarak sayılır. Prytaneion- Efes
Belediye Sarayı, Prytan-Belediye Başkanı olarak adlandırılır. Mekanın
çevresinde imparator, tanrı, tanrıça heykellerinin yer alması nedeniyle de
kutsal mekanlar içerisinde yer alır. Zamanında Efes kenti tanrıçası Hestia’ydı.
Prytaneion sağ tarafında Tanrıça Hestia sunağı yer alır ve sunak içerisinde
kutsal addedilen ateş yanardı. Bu ateş kentin ölümsüzlüğünü de simgelemektedir.
Doğal olarak ateşin sönmesi de uğursuzluk olarak kabul edilirdi ve ateşin
sönmemesi için fazlaca çaba gösterilirdi. Prytan’ın en önemli görevi de buydu,
ateşin sönmesini engellemek.
Efes’te müzenin en değerli parçalarını oluşturan heykeller hamam
inşaatında kullanılmasını engellemek amaçlı gömülen ve daha sonra burada ortaya
çıkacak olan heykellerdir. Yapılan kazılarda ortaya çıkan heykeller müze ve
kent tarihi için büyük önem taşımaktadır. Antik kentlerin yaşıyor olmasının bir
nedeni de budur; kazdıkça yeni şeylerin doğması, gün yüzüne çıkması… Bugün
alanda görülen kalıntılar 1.yy a aittir. Günümüze kadar gelen iki önemli heykel
Artemis Ephesia’dır. Efes Müzesinde sergilenirler.
Odeon (Meclis Binası-Konser
Salonu): Üzerinin kapalı
olduğu yağmur sularını dışa akıtacak
olukların olmamasından anlaşılan antik kent mekanıdır. Burada klasik
müzik konserleri, çeşitli eğlenceler düzenlenirdi. 1400 kişilik kapasitesiyle
tarihe tanıklık edilebilecek naçizane bir mekan. Efes’in zenginlerinde Vediur Antonius
tarafından yaptırılan tiyatro biçimli meclis binası olarakta kullanılan yerdir.
Yanında Prytaneion ve Devlet Agorası bulunur. Bu sebeple yönetim işlerinde de
kullanıldığı düşünülmektedir. Efes antik dönemde iki meclisli yönetimle
yönetiliyordu. Danışma Meclisi’nin toplantıları gerçekleştirileceğinde üzeri
kapalı olan bu yapı kullanılmıştır.
Isis Tapınağı: Mısır tanrıları tapınağı.
Efes her zaman önemli sayılan bir Mısırlı nüfusuna sahipti. İsis çok önemli bir
Mısır Tanrıçasıdır. Devlet Agorası merkezinde İsis için dikdörtgen bir tapınak
bulunur. Helenistik Dönem’de inşa edilen tapınak, Tanrıça’nın başına giyilen
amblemi ve bir tahtla tasvir edilmiştir. Bu da ‘Taht Kraliçesi’ anlamına gelir. İsis büyü ve şifacı tanrıçası
olarak bilinir. Eski Mısırlılar Nil’in taşmasını kocası ölen tanrıçanın
gözyaşları olarak düşünüyorlardı. Onu kötü kardeşi kaos, yıkım tanrısı öldürdü.
Mısır tarihinde önemli bir yer edinen tanrıçanın ünü birçok alana
yayılmıştır. Sonunda uzak Britanya Adaları, Ortadoğu ve Roma İmparatorluğu
boyunca Mısır dışında tanrıçaya adanmış tapınaklar inşa edilmeye devam
edildi. Bugün Isis adı hala modern Kıpti
Mısırlılar arasında bir sevgili adıdır ve Avrupa'da bunun yerini Isadora ismi çok
yaygındır. Efes
Isis Tapınağı, İmparator Agustus dönemide tahrip edildi. Bunun nedeni
Agustus’un Kleopatra ya karşı düşmanca davranmasıdır. Bu değerli yapının bazı
parçaları Pollio Çeşmesi yapımı sırasında kullanılmıştır.
Varius Hamamı: Klasik Yunan tarzı gymnasium olarak inşa
edilen alan şehrin sur duvarlarının hemen
yakınında bulunur. M.S. 147 ve 149 yılları arasında hizmete açılmıştır. M.S. 6.
yüzyılda gerçekleşen büyük yangın sonucunda yapı ciddi hasarlar görmüştür.
Kuretler Caddesi’ne bakan Varius Hamamı ise M.
S. 100’lü yıllarda yapılmış. Bizans döneminde tadilat görmüştür. Dünyada ki su
medeniyetlerinden biri olan Roma da hamam kentin önemli sosyal yapılarındandır.
Diğer hamamlarda olduğu gibi soğukluk, ılıklık ve sıcaklık kısımları vardır.
Roma kentlerinde hamamlar aynı zamanda bir toplantı yeridir hatta kütüphane
olarakta kullanılabilirdi. Hamam sportif ve kültürel bir eğitim merkezi olarak
kullanılmıştır.
Serapis Tapınağı: Celsus Kütüphanesi’nin
arkasında yer alır. Antik kentin ilginç yapılarındandır. Mısırlılar tarafından
yapıldığı tahmin edilen Hristiyanlık zamanında kilise haline getirildiği
sanılır.